Bu sene başlarında bir uçak yolculuğu esnasında tanışmıştık Bay Hu ve ailesiyle.. Çok uzun süre sohbet etme şansımız olmamıştı ama daha sonra tekrar görüşebilmek için sözleşmiştik.. Doğma büyüme Şanghaylı olan Bay Hu, genelde iş seyahatleri nedeniyle Şanghay dışında olsa da mailleşmelerle sürmüştü arkadaşlığımız.. Hatta Şanghay’daki 23 Nisan kutlamalarına davet ettiğimizde hasta olmasına rağmen eşi ve ikizlerini alıp gelmiş, hem kutlamalardan hem de Türk yemeklerinden epeyce memnun kalmıştı.. Araya giren yaz mevsimi, iş seyahatleri vs. derken bir türlü uzun soluklu görüşme fırsatı bulamamıştık kendisiyle.. En sonunda geçtiğimiz cuma akşamı bu fırsatı yakaladık.. Bay Hu’nun davetine icabet göstererek önce evlerine gittik, sonra da beraberce bir restorana giderek sohbeti yemek eşliğinde sürdürdük..
Bay Hu, kendisinin taksi şoförüne göstermem için bana Çince yazıp yolladığı ev adresini araştırıp Line-3 üzerindeki bir metro istasyonuna yakınlığından ona bahsedince epeyce etkilendi.. E ne de olsa 1 yıllık Şanghaylı sayılırım 🙂 Evlerinde Guanzhou’dan Şanghay’a onları ziyarete gelen bir arkadaşı ve onun ailesi de vardı.. Öncelikle Bay Hu’nun oğlu tarafından evleri bize gezdirildi, sonrasında salona buyur edildik.. Genelde Şanghaylı ailelerin buluşmalarında akşam üzeri evde yenen kuruyemişler ve meyvenin ardından asıl yemek için dışarı çıkılırmış.. Biz de salon sehbasının üzerinde duran çeşitli meyveleri, yemişleri tadıp, yeşil çayımızı içtikten sonra restorana doğru yol aldık.. Ha bu arada, Bay Hu’nun kızının kısa bir piyano resitaline, arkadaşı Walter’ın kızının ise dans gösterisine şahit olduk, epeyce bir fotoğraf karesine de girdik 🙂
Bay Hu ve eşi, çocuklarını yetiştirirken onlara mümkün mertebe baskı yapılmaması taraftarılar.. Çocuklarının hayata çok geniş bir açıdan bakmalarını sağlamaya çalışıyorlar.. O nedenle çocukların sadece derslerdeki başarılarına odaklanmasından ziyade onların farklı aktivitelere katılmasını tercih ediyorlar.. Piyano dersi aldırıyolar, yüzme kursuna gönderiyorlar, bir çok farklı konuda okumaları için onlara kitaplar alıyorlar vs.. Çocuklarını gördüğünüz zaman çok başarılı yetiştirildiklerini hemen anlıyorsunuz.. Aileler bir araya geldiğinde çocuklar serbest bırakılıyor, gönüllerince (bir yere kadar tabii) oynamalarına izin veriliyor, bu arada ebeveynler sohbet ediyorlar.. Arada çocuklar da sohbete katılıyor, ama hiç bir zaman onlara çocuk muamelesi yapılmıyor, birer yetişkin gibi sorular soruluyor, cevaplar veriliyor..
Bizi davet ettikleri restoran Hot Pot adı verilen ve Şanghay’da epeyce bulabileceğiniz bir nevi uzakdoğu ocakbaşı diyebileceğimiz bir mekan idi.. Genelde bu mekanlarda ağır bir yemek kokusu olabiliyor ama bizim gittiğimiz yer gayet havadar, ve herhangi bir kötü kokuya sahip olmayan bir yerdi.. Öncelikle mekanı beğendiğimizi söyleyeyim yani 🙂 Restoran bölümündeki masaların dışında özel bir oda için rezervasyon yaptırmıştı Bay Hu, çünkü katılan bir aile daha olacağı için biraz kalabalık olacaktık.. Bay Hu’nun başka bir iş arkadaşı, eşi ve kızı da bize restoranda katıldı ve toplam 13 kişilik bir grup olarak bize ayrılan odaya geçtik.. Odanın içinde büyük bir masa ve masanın iki ucunda masanın içine gömülü iki adet büyük tencere vardı..
Hot Pot’un temel mantığı bu içi su dolu büyük tencereleri sürükli ısıtarak kaynar suyun içine istediğiniz sebzeyi, eti vs. atıp pişirerek yemek.. Menüden neler istediğinizi seçiyorsunuz önce.. Onlarca farklı şey seçebilirsiniz.. Karnıbahardan çeşit çeşit mantarlara, koyun etinden balık etine [ hatta meraklıları için domuz beyni bile var 🙂 ] kadar herşey mevcut.. Koyun etleri özel olarak Moğolistan’dan getiriliyormuş bu arada.. Bay Hu ve arkadaşları sağolsunlar bizim hassasiyetlerimize uygun olarak ısmarladılar her şeyi.. Çeşit çeşit et ve sebze sırasıyla geldi önümüze.. Biz de gelen ürünleri yavaş yavaş kaynayan suya atarak karnımızı doyurmaya başladık.. Bu arada Bay Hu’nun arkadaşının eşi de (İngilizce bilmemesine rağmen çok sıcakkanlı birisiydi o da) neredeyse bizi eliyle besledi.. Bu arada gene bir çok fotoğraf çekinmeyi de ihmal etmedik 🙂
Gelen yemekler bize fazlasıyla yetti ve hatta arttı.. Yemek haricinde özellikle Bay Hu ile yaptığımız sohbet, onun hayat görüşü, çocuklarının eğitimine bakış açısı gibi konular bizi epeyce etkiledi.. Diğer arkadaşlarla dil problemi nedeniyle kurabildiğimiz kısıtlı iletişime rağmen hepsi çok ilgili ve yakın davrandılar.. Çocuklarla da gayet iyi anlaştık, süper Çincemle kendilerini epeyce güldürdüm 🙂 Bay Hu onun davetlisi olduğumuzu söyleyerek ısrarlarımıza rağmen hesaba katkı yapmamıza izin vermedi, sonrasında Türk restoranı davetimizi kabul edince biz de ısrarı bıraktık ve kendisine teşekkür ettik 🙂 Gecenin sonunda ise gene itirazlarımızı kabul etmeyerek bizi evimize kadar bırakması Çin konukseverliğinin Türk konukseverliğinden pek de farklı olmadığını bizlere gösterdi..
slm, senin bu güzel yazıların yüzünden yakında oralarda yaşamaya başlayacağım sanırım 🙂 , güzel paylaşım için teşekkürler,
Ben teşekkür ederim Ozancım 🙂
Önce bi tatile gel de gezdireyim sana buraları 😉
O kadar keyifli yazmissin ki ben de okurken cok keyif aldim.Eline saglik…
Sağolasın Erdal..
Çiziktiriyoruz işte bir şeyler elimiz döndüğünce 🙂
Çincenizi küçümsemeyin lütfen, ben şahidim sular seller gibi…
Teşekkür ederim Pınar hanım, derdimi anlatabilecek kadar işte.. Çat pat 🙂