Her ne kadar Tayland’a daha önce iki kez (Phuket ve Koh Samui) gitmiş olsak da, bu seyahatlerle ilgili siteye yazı yazma fırsatı bulamamıştım. Geçtiğimiz haftalarda gerçekleştirdiğimiz Tayland ziyaretini ise yazmaya kararlıydım. Kendimize hedef olarak seçtiğimiz Koh Phangan adasından son derece memnun ayrılınca bunu herkesle paylaşma isteğim bir kat daha arttı ve hemen bu yazıyı yazmaya başladım 🙂
Tatilinizi Tayland’da yapmak istiyorsanız karşınıza bir çok seçenek çıkıyor. Ülkenin en popüler adaları olan Phuket ve Koh Samui dışında keşfedilmeyi bekleyen irili ufaklı bir çok ada mevcut. Biz bu sefer Koh Samui yakınlarındaki Koh Phangan adasını tercih ettik. Alternatif olarak Koh Phangan yakınlarındaki Koh Tao adası da tercih edilebilir veya her iki ada tek bir tatilde aradan çıkarılabilir.
Koh Phangan adasına Çarşamba gecesi yola çıkıp bir sonraki Salı akşamı Şangay’a dönmeyi planladık. Bu bağlamda uçak biletlerini inceledik ve en mantıklı seçeneğin Singapur Havayolları’nı kullanmak olduğuna karar verdik. Alternatif olarak Bangkok, hatta Phuket aktarmalı olarak Koh Samui’ye uçan (Koh Phangan’da havaalanı olmadığı için Koh Samui’ye uçmak gerekiyor önce) bir çok uçuş bulabilirsiniz. Bizim gidiş ve dönüşümüz hafta içi olduğundan Singapur Havayollarının fiyatları da epey uygundu (hatta bu nedenle mil kazanamadık!), ve Koh Samui’ye Singapur aktarmalı uçmaya karar verdik.
Çarşambayı Perşembeye bağlayan gece saat 00:30 gibi kalkan uçağımız bizi sabahın ilk saatlerinde Singapura getirdi. Daha sonra Silk Air’e ait uçakla yaklaşık 1.5 saat süren yolculuk sonrası Koh Samui’ye vardık. Koh Phangan’da kalacağımız otelden (Buri Rasa Koh Phangan) havaalanında bizi almalarını istemiştik. Bavulları alıp çıkarken bizi bekleyen otel görevlisini gördük ve kendisi otel aracıyla bizi otelin teknesinin demirlediği iskeleye bıraktı. Otelin teknesi sabah 11:30 da hareket ediyor ve sizi kırk dakika içerisinde direk olarak otelin kumsalına bırakıyor. Alternatif olarak Koh Samui’nin ana limanına gidip Koh Phangan feribotuna binebilir, Koh Phangan limanında indikten sonra taksi tutup karayolu ile otelinize ulaşabilirsiniz.
Otel olarak seçimimizi Buri Rasa Village adlı otelden yana kullanmıştık. Genel olarak otelden son derece memnun kaldığımızı söyleyebilirim. Lokasyon olarak adanın kuzeydoğusunda, daha sakin bir kesiminde kalıyor Buri Rasa. Biz de zaten çok çılgın bir çift olmadığımız için lokasyonun sakinliğini çok sevdik 🙂 Alternatif olarak adanın merkezi sayılan güney kısmındaki oteller incelenebilir. Buri Rasa’nın kumsalı ve gene kumlu/berrak denizi de çok hoşumuza gitti. Nisan ayı itibariyle hem havanın hem de deniz suyunun sıcaklığı en üst seviyedeydi, soğuk deniz sevmeyenler için ideal bir suya sahip Koh Phangan 🙂
Otelin önünde yer alan köy meydanı benzeri minik avlu, karşısında büyük HD ekranlarında spor yayını yapan bar, avludan içerilere doğru ilerledikçe sağlı sollu mağazalar ve restoranlar, bu minik bölgeyi bizim için gerçekten güzel kıldılar. Odamız bu avluya baktığı için pek güneş almıyordu, eğer oda seçiminde paraya kıyarsanız okyanus manzaralı oda seçmenizi tavsiye ederim, çünkü demin bahsettiğim o güzel kumsala balkonunuzdan direk çıkabiliyor ve size özel şezlonglarda güneşin tadını çıkarabiliyorsunuz. Ben en uygun fiyatlı odayı tercih ettiğim için köyün meydanını görebildik sadece 🙂
Perşembe ve cuma günlerini gündüz sahilde geçirdik, akşamları ise önce otelin restoranında, sonraki akşam ise etraftaki Tayland restoranlarından birinde Tayland yemeklerinden tadarak geçirdik. Cumartesi günü ise misafirlerimiz vardı. Bir süredir Koh Samui’de balayı yapmakta olan “sıkı dostum” Serkan ve sevgili eşi Gülşen, sağolsunlar, bizi ziyarete geldiler. Sabah erkenden beraber kahvaltıyla başladığımız bu güzel gün, öğleden sonra 3e kadar kah kumsalda kah denizde devam etti. Sayılı saatler çabuk geçti ve kendilerini otelin taksisiyle limana, ordan da Koh Samui’ye uğurladık. Şu satırları yazmakta olduğum anlarda balaylarına Singapur’da devam eden çiçeği burnunda çiftimizi bir kez de burdan tebrik ediyor, sonsuz mutluluklar ve sayısız Asya tatilleri diliyorum 🙂
Pazar günü itibariyle sahilde şezlong keyfinden biraz feragat edip adayı keşfetmeye karar verdik. Otelin düzenlediği ve öğleden sonra 2de başlayan ada turu gözümüze çarptı ve kişi başı 800 baht olan bu turda karar kaldık. Tur aracı bizi önce otelimizin de bulunduğu sahil şeridini yüksekten görmemizi sağlayan bir tepeye çıkardı ve tura bu manzaranın keyfini çıkararak başladık. Daha sonra Thong Nanag şelalesine gittik. Son iki aydır yağmur yağmadığı için su seviyesinin epeyce düşük olduğunu gördük. Bir sonraki durağımız Kral 5. Rama’nın anıtıydı. Sonrasında ev yapımı dondurma satan bir mekana uğradık ve lezzetli dondurmalar eşliğinde biraz soluklandık. Dondurmalarımızı yedikten sonra devasa bir ağacı ziyaret ettik, 14 metre çapındaki bu ağaç gerçekten kalın ve uzundu 🙂 Sonrasında Chaloklum bölgesinde bulunan Malibu Beach’e gittik ve buranın ince kumlu plajını ve güzel renkli denizini deneyimledik. Bütün bu mekanların ardından saat 5e gelirken Haad Son Beach’te günü batırmak üzere uzun bir mola verdik. Adanın batısındaki bu plajda güneşin batımını izlemenizi tavsiye ederim. Gün batımının ardından adanın merkezine indik ve alışveriş/yemek molası verdik. Sonrasında ise otelin yolunu tuttuk ve saat 8i geçerken köyün meydanına geri dönmüştük 🙂
Her geçen gün Koh Phangan adasını daha çok seviyorduk. Sadece bizim otelin olduğu bölüm değil, turla gezdiğimiz yerler de gayet güzeldiler. Pazartesi gününün bir kısmını bir ilke ayırmaya karar verdik, motorsiklet kiralayacaktık. Daha önce Tayland ve Filipinlerde gittiğimiz yerlerde gördüğümüz ama cesaret edemediğimiz bu aktiviteyi Koh Phangan’da denemeye karar verdik. Son bir kaç yıldır Şangay’da elektrikli scooter kullanıyor olmamın ve bir önceki gün araba ile yaptığımız tur esnasında adanın yollarının boş ve güvenli görünmesinin de verdiğimiz bu kararda etkisi var tabii 🙂 Pazartesi sabahı itibariyle otelin hemen yanındaki acenteden pasaportu rehin bırakıp günlük 250 baht karşılığı motorsikletimizi kiraladık, kısa bir eğitimin ardından yola çıkmaya hazır hale geldik. Sabahtan iki saat kadar etrafı turladıktan sonra havanın iyice ısınmasıyla otele geri döndük ve akşam üstüne kadar motorsiklet turuna ara verip, şezlong ve deniz keyfine geri döndük 🙂 Trafiğin soldan akıyor olması ve yolların Şangay’ın tersine inişli çıkışlı ve virajlı olması ilk zamanlarda beni tedirgin etse de yavaş ve dikkatli bir şekilde kullanıldığı zaman motorsiklet kiralamanın bir adayı keşfetmek için en güzel yollardan biri olduğunu gördük. Akşamüstü de hava kararana kadar bir kaç saat daha turladık ve havanın kararmasıyla acenteye motorsikleti teslim edip pasaportu geri aldık. Her ihtimale karşı motorsikleti teslim alırken cep telefonunuzla aracın her açıdan fotoğrafını çekmenizi tavsiye ederim, çünkü teslim ederken acente araçta herhangi bir hasar olup olmadığını kontrol ediyor. İyi niyetli olmayan bir acente sizin yapmadığınız çizikleri size mal etmeye çalışabilir 🙂
Salı günü, yani adaya veda günümüz gelip çatmıştı ama Koh Phangan’ın tadı damağımızda kalmıştı. Bu bağlamda adaya “elveda” yerine “tekrar görüşmek üzere” şeklinde veda etmeye karar verdik 🙂 Bizi Koh Samui’ye götürecek olan otel teknesi 9:30da hareket edecekti, bu nedenle sabah erkenden kalkıp son bir kez daha güneşin ve suyun tadını çıkardık, sonrasında kahvaltımızı yapıp, bavullarımızı toplayıp saat 9:15 itibariyle resepsiyona inerek çıkış işlemlerimizi hallettik. Sonrasında 9:30’da Koh Phangan’dan Koh Samui’ye hareket eden tekne, 11:50’de Koh Samui’den Singapur’a hareket eden Silk Air uçağı ve 17:25’te Singapur’dan Şangay’a doğru havalanan Singapur Airlines uçağı sonrasında gün sonu itibariyle evimize vardık.
Sonuç itibariyle, Tayland’da hangi adaya gitmeli şeklinde düşünenlere kesinlikle tavsiye edebileceğimiz bir ada oldu Koh Phangan. Özellikle Ekim, Kasım ve Aralık aylarında çok yağmur alıyormuş ama bunun dışındaki aylarda rahatlıkla ziyaret edilebilir. Nisan ayı en sıcak aylardan biriymiş, sıcak hava ve sıcak deniz sevenler için birebir. Az daha ılık olsun isterseniz Temmuz Ağustosu da deneyebilirsiniz 🙂
Agacin çapı mi çevresi mi 14 m?
Allah sağlık sıhhat versin de bol bol gezin. Tabi benim de aklım 14 metre çapındaki ağaca takıldı. Çapı 14 metre olursa çevresi 50 metreye yakın oluyor. Alanı da neredeyse 150 metrekare.Yok gidip bir ölçmem lazım benim…
Mehmet ve Necmi Bey’lere uyarıları için sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum ve düzeltiyorum: Çevresi 14 metre.. Necmi Beyciğim, gelin beraber bir daha gidelim, hem kendiniz de ölçmüş olursunuz böylece 🙂
Ah Daha Shanghai disina cikamadim, yakinda gezilere baslayacagim insallah bende
Merhabalar , 2017 nisanda şangay a yerlesme durumumuz var is icin. International school a yakin olan, en iyi guvenlikli ve cocuk icin yaşam alanli site hangisidir bilginiz var mi Dincer Bey ? Iletisim kurabilir miyiz ? Arastirma yapiyoruz da… bu arada bu faydali siteniz icin cok tesekkurler.
Merhaba Merve Hanim, Şangay’da bir kaç tane international school var, hangisini seçeceğinize karar verdiniz mi? Evinizin, işinizin ve okulun arasında çok mesafe olmamasını öneririm mümkün mertebe. Sağ taraftaki iletişim adresinden email de yazabilirsiniz isterseniz. Şimdiden kolay gelsin.