Daha önce de bir yazıda bahsettiğim “Hayat planlar yaparken başına gelenlerdir” sözünü bir kez daha kendi hayatımızda tecrübe ettiğimiz bir Ocak ayının sonunda, önceden planlanmış aktivitelerin yerine, Ada’nın iki haftalık Çin Yeni Yılı tatilinin ilk haftasını Şangay’da geçirmeye karar verdik. Şangay’da yaşayanların genelde tatil veya memleket ziyareti amaçlı olarak şehri terkettikleri bu iki hafta şehirde kalanlar veya şehri ziyaret edenler için de değişik bir tecrübe oluyor.
Öncelikle bir hafta boyunca trafiğin t’sini bile görmedik. Hangi saatte arabaya binersek binelim her zaman açık trafikte seyahat ettik. Sokaklardaki insan sayısı da yollardaki araba sayısı gibi epeyce azalmıştı. Hatta eski yılın (ejderha) son günü ile yeni yılın (yılan) ilk gününde neredeyse bomboş sokaklarda yürümek çok güzeldi 🙂 Tabii bir de hava kalitesinin mükemmel seviyede olduğu günler yaşamış olduk. Eskiye göre Şangay’ın havası daha temiz ama şehir nüfusunun bu kadar az olması da ek bir iyileştirme sağlamış gibiydi.
Bir cumartesiden bir sonraki cumartesiye kadar kaldığımız Şangay’da önceden ayarladığımız bir binicilik kursu dışında çok fazla plan yapmadık ve gün bazlı kararlar alarak ilerledik. Bir de tabii resmi tatil dolayısı ile bir çok mekanın da kapalı olabileceğini öngörmüştük ama çok da dert etmedik 🙂 Ada’nın minik bir Midilli üzerinde ata binmeyi öğrendiği binicilik derslerini hafta içi beş gün boyunca sabah 10-12 arasına alıp, öğleden sonraları boş bıraktık.
Cumartesi sabahı 7:30 uçağı ile başlayan Şangay seyahatinde otele vardığımızda saat 12:00’a yaklaşıyordu. Odaya yerleştikten sonra hemen dışarı çıkıp kendimizi Jing’an bölgesinin sokaklarına vurduk 🙂 Öğle yemeği için adını sıkça duyduğum Bottega adlı pizzacıyı denedik, hem ortamdan hem de pizzaların lezzetinden gayet memnun kaldık. Oradan çıkıp Ada’nın heyecanla beklediği Mini Mars oyun alanına giderek kendisini mutlu ettik. Mini Mars sonrası Papito’nun muzlu nutelalı krepleriyle hepimizi mutlu ettik 🙂 Sonrasında otelimize döndük ve günün yorgunluğundan da dolayı saat 8 gibi günü bitiriverdik.
Şangay’da az da olsa geçirdiğimiz Pazar günleri So Mezze‘de Türk kahvaltısını rutin haline getirdiğimiz için sabah otelde hafif bir şeyler atıştırıp sonrasında So Mezze’nin açılmasını bekledik. Sonrasında Didi ile hızlıca oraya gittik ve güzel bir kahvaltı yaptık. Hava soğuktu ve hafiften yağmur başlamıştı, kahvaltı sonrası gene Didi ile M50 Sanat Bölgesi‘nin yolunu tuttuk. Buradaki sanat galerilerini gezip ilgimizi çekenleri ziyaret ettik. M50 ziyaretinin ardından gene Didi çağırdık ve Pudong tarafında bulunan ve daha önce hiç gitmediğimiz LCM adlı alışveriş merkezine doğru yola çıktık.
LCM‘in girişinde küçük bir açıkhava buz pateni pisti vardı ama henüz açılmadığı için Ada burayı deneyemedi. Biz de onun yerine Starbucks’ta birer kahve içtik 🙂 Sonrasında AVM’nin içinde biraz dolaştıktan sonra çocuk katına çıktık. Burada amacımız Ada’yı Peppa Pig temalı oyun parkına götürmekti ama Ada hemen yan tarafta MeLand (Mini Mars benzeri başka bir oyun alanı) görünce Peppa Pig yerine buraya girmeyi tercih etti. Sonrasında aşağıda bulunan Baker & Spice’da akşam yemeğini yedik ve Didi ile otelimize dönerek Pazar gününü de bitirmiş olduk.
Pazartesi sabahı itibariyle Ada’nın binicilik dersleri başlayacağı için sabah erken kalkıp kahvaltıyı halledip, hazırlıklarımızı yaparak Jiangwan Stadı yanında bulunan Lane Junior Equestrian Center’ın yolunu tuttuk. Ada temel eğitimini Haçimi adlı minik bir Midilli üzerinde alırken biz de Müge ile bir yandan onları izleyip bir yandan da kahvelerimizi yudumladık 🙂 Bu arada haftasonunun soğuk ve kapalı/yağmurlu havası pazartesi itibariyle yerini soğuk ama güneşli masmavi bir gökyüzüne bıraktı, bu da bizim enerjimizi bir kat daha artırdı tabi 🙂
Dersten sonra bir süredir aklımızda olan Pudong’un yeni gelişen bölgesi Qiantan’ı ziyaret etmeye karar verdik ve Didi ile nehrin karşı tarafına geçtik. Qiantan’da bulunan devasa alışveriş merkezi Taikoo Li ile başladık gezimize. Burada bulunan Cheesecake Factory‘de bir şeyler yedik ve karşısındaki Tsutaya Books adlı kitapçıyı gezdik. Sonrasında çevreyi de gezmek için bir yürüyüşe çıktık. Qiantan bölgesi yeni ve planlı bir şekilde inşa edilmiş ve Lujiazui’den sonra kentin ikinci CBD’si (Merkezi İş Bölgesi) gözüyle bakılıyor. Bizim de epey hoşumuza gitti açıkçası.
Qiantan caddelerinde turlarken Ada’nın gözüne bu sefer de NeoBio oyun alanı (başka bir Mini Mars klonu) takıldı ve tabii ki denemek istedi. Biz de zaten hava soğuk olduğundan yürüyüşü kısa tutmak istiyorduk ve bu vesileyle Neo Bio’nun yolunu tuttuk. Ada hevesini aldıktan sonra Puxi tarafına geri döndük. Günün son aktivitesi olarak Ada ve Müge hanımlar Helens Nail‘de manikür yaptırarak, ben de karşı koltuklarında manikür yaptırmayarak günün yorgunluğunu attık 🙂 Çıkışta yakında bulunan Papito’nun Changle Road şubesinde kendimizi gene kreple biraz şımarttık, ve otele dönerek günü noktaladık.
Salı günümüz, aynı zamanda Ejderha Yılı’nın son günü, gene otel kahvaltısı sonrası binicilik dersi ile başladı. Sonrasında Ada’nın geçen Şangay ziyaretimizden aklında kalan ve yeniden gitmek istediği başka bir MeLand oyun alanı için bu sefer de Rui Hong Tiandi alışveriş merkezine doğru yola çıktık. Önce AVM içinde bulunan bir çeşit kendin pişir kendin ye tarzı restoranda karnımızı doyurduktan sonra üçüncü katta bulunan MeLand‘e girdik ve Ada’nın keyifli bir şekilde oyundan oyuna geçmesine tanıklık ettik.
Sonrasında Uniqlo ve Decathlon mağazalarını dolaşarak beklediğimizden bir tık daha etkili çıkan Şangay soğuğuna karşı ek bir kaç güvenlik önlemi (içlik, eldiven vs.) satın aldık 🙂 Son olarak da Lavazza’da birer kahve içtikten sonra otelin yolunu tuttuk. Akşam yürüyüşü için otelin etrafında bir süre turladık ve şehrin ıssız sokaklarına ve sokakların güzel dekorasyonuna tanıklık ettik. Sonrasında odamıza döndük ve televizyonda “yılbaşı” kutlamalarını izleyerek günü noktaladık.
Çarşamba günü, yani Yılan Yılı’nın ilk günü gene çok güzel bir havaya uyandık. Yılan Yılına da aynı şekilde kahvaltı sonrası binicilik dersi ile başladık. Günün geri kalanındaki programımız biraz değişti. Normalde pazartesiden cumaya her sabah iki ders şeklinde anlaştığımız binicilik merkezi ile konuşup cuma dersini çarşamba öğleden sonraya aldık. Böylece perşembe itibariyle Ada’nın dersleri bitecek ve cuma günü boşa çıkmış olacaktı. Bu nedenle Çarşamba sabah dersinin ardından 1.5 saatlik bir yemek arası verdik, yakınlardaki bir AVM içinde yemeğimizi yedikten sonra Ada iki ders daha aldı.
Dersler bittiğinde saat 15:30 olmuştu bile. Önce otele dönüp biraz dinlendikten sonra rotamızı kuzeye çevirip önce MOHO Alışveriş Merkezi‘ne ardından da akşam yemeği için So Mezze’ye gitmeyi planladık. Ne varki MOHO’nun içerisinde biraz fazla parfüm kokusu vardı ve bu Ada’nın bünyesine iyi gelmedi. “Karnım bulanıyor” şikayeti başlayınca dışarı çıktık ve otele dönmeye karar verdik. Temiz havada yaptığımız yürüyüş sonrası otele vardığımızda Ada hanım normale dönmüştü bile. Akşam yemeğini odamızda yiyerek bugünü de noktalamış olduk.
Perşembe gününe klasik bir şekilde başlayıp binicilik merkezinin yolunu tuttuk. O sabahki ders ile Ada 10 derslik paketi tamamlamış oldu. Öğretmeni ile vedalaşıp mekandan ayrıldıktan sonra hemen oradaki metro istasyonu girişindeki mağazalarda biraz vakit geçirdik. Şangay metro istasyonlarında çoğu zaman ilginizi çekecek mekanlar bulabiliyorsunuz. Bu sefer ilgimizi çeken yer orda satılan kedilerdi 🙂 Bir süre orada takılıp yukarı çıktık ve Didi çağırdık.
Didi ile otele geri döndük ve Ada’nın malzemelerini odaya bıraktık. Sonrasında hemen yakında bulunan Bread Etc‘de bir şeyler atıştırdık ve Didi ile kısa bir yolculuk yaparak Huaihai Road üzerinde bulunan Paradox Müzesi‘ne vardık. Müzede bulunan keyifli atraksiyonları deneyimledikten sonra Huaihai Road üzerinde kısa bir yürüyüş yaptık. Daha sonra rotayı Ruijin Road’a çevirdik ve otel istikametine doğru yürümeye devam ettik.
Akşam yemeği için Found 158 içerisinde bulunan Pera restoranı tercih ettik. Türk ve Hint yemeklerini bir arada sunan bu restoranda Ada tek başına iki kaşarlı/sucuklu pideyi yiyecekti neredeyse, tam bir Türk gibi acıkmıştı kendisi 🙂 Karnımızı doyurduktan sonra sakin Şangay sokaklarında yürümeye devam ettik ve otelimize dönüp günü noktaladık. Bu arada her gün 15-16bin adımdan fazla yürüdüğümüzü söylemeliyim ve bize mızmızlanmadan ayak uyduran Ada hanıma da tebriklerimi sunmalıyım 🙂
Geldik cuma gününe, yani Şangay’daki son tam günümüze. Binicilik dersini bir gün önceden bitirip bugünü boşa çıkarmıştık bol bol gezmek adına ama son günlerin mükemmel havası cuma itibariyle yerini bulutlara bırakıverdi. Sabah otelden çıkarken Ada’nın “bence şemsiye alalım” tavsiyesine uymadık ve ilerleyen saatlerde buna pişman olduk 🙂 Sabah kahvaltısı için tercihimiz otel kahvaltısı yerine Bread Etc oldu. Bu mekan, özellikle ekmekleri, Müge’nin favorisi haline geldi. Sağlıklı Akdeniz kahvaltısını herkese tavsiye ederiz 🙂
Kahvaltı sonrası yürüyüş mesafesinde bulunan Picasso Art Center‘a gitmek istedik. Ne var ki oraya vardığımızda tatil nedeniyle kapalı olduğunu gördük. Sanat hedefli yolculuğumuzdan vazgeçmedik ve Didi’ye atlayıp Fosun Foundation‘ın yolunu tuttuk. Nehir kenarına kurulmuş bu sanat merkezindeki bir kaç sergiyi gezmeyi hedeflemiştik ama burası da tatil nedeni ile kapalıydı. Alternatif olarak hemen yanında bulunan alışveriş merkezinde kahvelerimizi içip biraz dinlendik.
İşimiz bitip bir sonraki hedefimize gitmek istediğimizde yağmurun şiddetini artırdığını gördük ve Ada bize hemen sabahki sözünü hatırlattı 🙂 Otele dönüp şemsiye almaya karar verdik ve gene Didi çağırdık. Yağmurlu havada yapılan yolculuk ve muhtemelen araç kokusu Ada’nın biraz midesini bulandırdı. Bu nedenle otelden şemsiyeyi alıp bir sonraki hedefimiz olan Hong Shou Fang‘a yürüyerek gitmeye karar verdik. Yürüyüş sırasında yağmur biraz daha artınca Family Mart’tan bir şemsiye daha aldık 🙂
Hong Shou Fang, Putuo bölgesinde açılmış minik bir Xintiandi diyebileceğimiz bir ticari alan. Hem kapalı alanda hem açık alanda onlarca yeme içme seçeneği bulabilirsiniz. Biz yağmur nedeniyle sadece kapalı alanını dolaştık. Yemek için üst katta bulunan mekanlar içinde bir Sukiyaki tarzı Japon restoranını seçtik ve hot pot ile karnımızı doyurduk. Sonrasında alt katta Ada’nın ısrarları sonucu bir de dondurma yendi ve mekana veda edildi 🙂
Bir sonraki hedef yine yeni yeniden Mini Mars oldu! Ada her zamanki gibi içerde eğlenirken ben de Dianping uygulamasından acaba tatilde açık olan masaj salonu var mıdır diye bakıyordum. O kadar yürüyüşün üstüne ailecek bir ayak masajı hedeflemiştik 🙂 Şansımıza çok yakında bulunan, daha önce de sevgili arkadaşım Osman ile deneyip memnun kaldığımız Kangdao masaj salonu açıktı. Mini Mars sonrası rotamızı hemen oraya çevirdik.
Elemanlarının çoğu memleketlerine gitmiş olan bu masaj salonu kalan 7 eleman ile hizmete devam ediyordu ve şansımıza ayak masajı için müsait iki masörleri mevcuttu. İçinde üç koltuk bulunan sıcacık odaya girdik, Ada’yı ortaya aldık, kendisini masajdan muaf tuttuk, benim amacım masör abla ve abiyle Çince pratik yapmasıydı ama utangaç kişiliği sağolsun çok fazla konuşmadı, gene pratik yapan ben oldum 🙂
Masaj sonrası bir de kısaca sevdiğimiz AVM’lerden biri olan Crystal Plus‘a (eski adıyla Crystal Galleria) uğradık ve bir süre de orada vakit geçirdikten sonra çok geçe kalmadan otelimize döndük. Şangay’daki son gecemizde akşam yemeğini odamıza sipariş ettik. Uzun yürüyüş üzerine bir de ayak masajı yapılan bünyelerin de uykuya dalması çok uzun sürmedi zaten 🙂
Cumartesi Şangay’daki son günümüzdü. Uçağımız saat 17:30da olduğu için öncelikle otelden geç çıkış yapabilmek için onay aldık ve bu da bize yaklaşık 13:30a kadar gezme imkanı tanıdı. Otel kahvaltısının ardından bulutlu ama yağmursuz bir Şangay sabahında son bir haftadır olduğu gibi gene vurduk kendimizi yollara. Bu sefer hedefimiz FFC, yani Former French Concession bölgesiydi. Otelden çıkıp önce Jing’an Tapınağı’na kadar yürüdük, sonrasında yönümüzü güneye çevirip Huashan Road üzerinde yürümeye başladık.
Güney istikametindeki yürüyüşümüz esnasında etraftaki mağazaları da boş geçmedik 🙂 Önce minik bir sanat galerisi gibi görünen bir mağazadan bir kaç tane Şangay temalı puzzle aldık. Daha sonra gene aynı sırada bulunan Hard Ware Coffee’den marshmellow süslemeli bir kahve alıp marshmellow kısmını Ada ile paylaştık 🙂 Düz yürüyüşümüz Anu Road sapağına kadar devam etti.
FFC bölgesinin en ünlü sokaklarından, aynı zamanda Mügenin de favori sokağı diyebileceğimiz Anfu Road’a gelince hemen sağa dönerek sokağa giriş yaptık ve ilerlemeye başladık. Sokağın sakin kısımları ile başladığımız yürüyüş popüler Wulumuqi Road kesişiminden itibaren daha kalabalık bir hal aldı. Sağa sola bakına bakına yürüyüşümüzü sokağın sonuna kadar sürdürdük.
Anfu Road’u bitirdikten sonra istikametimizi otele de çevirmiş olmak adına Huashan Road’a saptık ve buradan ilerlemeye başladık. Tam o esnada Müge yolun karşısından güzel bir mekan keşfetti. Gentle Maker adlı bu cafe’nin hem dışı hem iç tasarımı çok hoşumuza gidince oturup birer kahve içmek istedik. Kahvenin yanında söylediğimiz kurabiyeleri de çok güzeldi. Ada ile beraber kurabiyeleri, Müge ile de kahveleri götürdükten sonra bu mekana da veda edip otele doğru yürümeye devam ettik.
Otele vardığımızda çıkış yapmak için yaklaşık yarım saatimiz kalmıştı. Odada son hazırlıklarımızı yaptıktan sonra aşağı indik, çıkış işlemleri sonrası çağırdığımız Didi’ye atlayarak Pudong Havaalanı’nın yolunu tuttuk. Tüm hafta olduğu gibi gene trafiksiz bir yolculukla havaalanına vardıktan sonra rötarsız bir şekilde kalkan uçağımız bizi 20:00 sularında kürkçü dükkanına, yani Hong Kong’a ulaştırdı 🙂
Yedi gece sekiz gün boyunca bizi güzel bir şekilde ağırlayan Şangay’a burdan teşekkürlerimi iletmek istiyorum, yakında umarım tekrar görüşürüz Şangay’cığım 🙂
Şangay aşkınız bu yazıda iyice açığa çıktı , aslında Honkong da çok güzel, ancak Ada için Şangay tatili çok daha anlamlı olmuş Honkong minik bir binici kazanmış bulunuyor dilerim bunu daha ileri seviyeye taşır, bu arada “karnım bulanıyor” sözü çok hoşuma gitti o yaşta bir çocuk için çok güzel bir tanımlama… Nice güzel tatlillere ve bize de güzel anıları okumaya diyorum❤️