Spartan Yarışı’nı veya orijinal ismiyle Spartan Race’i bilmeyenler için özetlemek gerekirse, öncelikle bir koşu yarışı düşünün derim. Ne var ki bu yarışta sadece koşmakla kalmıyor, çamur, su, ip tırmanışı, duvar atlama, ağırlık taşıma ve dikenli tel altından sürünme gibi engellerle karşılaşıyor ve onları da aşmaya çalışıyorsunuz. Aşamadığınız engeller için ceza egzersizleri de (bkz. burpee) cabası.. Yarışı bitirdiğinizde hem kan ter içinde kalmış hem de çamura toza bulanmış oluyorsunuz, böyle bir eğlence, meraklısına 🙂
2018 yılının Kasım ayında ben de bu tecrübeyi Hong Kong’ta yaşamış, Spartan’ın zevkini çıkarmıştım. Tabii o zamanlar gençliğimiz vardı 🙂 Sonrasında bilek burkulmaları, menisküs ameliyatları vs. derken kendimi daha ziyade engelsiz parkurlarda düz koşulara verdim 🙂
Geçtiğimiz aylarda Ada ile televizyonda Spartan’ın çocuklar için olan “Spartan for Kids” yarışını gördük ve bu yarış Ada’nın epeyce ilgisini çekti. Ben de tabii ki hemen araştırmalara başladım ve Shenzhen’de, yani dibimizde yapılacak olan Spartan Çocuk Yarışı’nı buldum, hemen Ada’nın yarışa kaydını yaptım ve yarış gününü beklemeye başladık..
30 Kasım/ 1 Aralık haftasonunda yapılacak olan organizasyonda Ada’nın koşacağı yarış Pazar günü 13:30’da başlayacaktı. Yarış Shenzhen’in epey kuzeyinde bir yerde yapılacağı için bir gün önceden gidip, yakın bir yerde konaklayarak, yarış günü hızlıca gidip gelmek istedik. Bu bağlamda yarış yerine taksi ile 15dk mesafede (hala Shenzhen şehir merkezinin epeyce dışında), etrafında iki adet alışveriş merkezi olan Grand Mercure isimli bir otel bulduk.
Yolculuğumuz cumartesi günü 15:21’de Hong Kong’tan kalkan trenle başladı. 24 dakika sonra Shenzhen North istasyonuna varmıştık. İstasyon dışına çıkıp Didi çağırdık ve yarım saatlik bir yolculuğun ardından otelimize vardık. Otelin aileler için özel, içinde ağaç ev temalı yüksek çocuk yatağı olan güzel bir odası vardı, ben de Ada’ya süpriz yapıp bu odayı ayarlamıştım, kendisi odaya girince epeyce şaşırıp sevindi diyebilirim 🙂
Biraz odanın keyfini çıkardıktan sonra dışarı çıkıp akşam yemeği için hemen otelin yanında bulunan alışveriş merkezine gitmeye karar verdik. AVM’nin girişinde çocuklar için minik bir lunapark ve güvercin besleme aktivitelerini de ihmal etmedik tabi. Şehir merkezinden epey uzakta olduğumuzu AVM’deki yemek seçeneklerinden de anladık, batı mutfağından eser yoktu desek yeridir 🙂 Neyse ki Saizeriya adlı İtalyan restoranı burada da bir şube açmıştı ve Ada’yı doyurmayı başardık 🙂
Yemekten sonra AVM’de bulunan çocuk aktivitelerini dolaştık, Ada gene kendisine sanatsal bir aktivite buldu ve akrilik boya ile son zamanlardaki favori karakteri olan Kuromi’nin bir portresini boyamaya başladı. O esnada biz de Müge ile kahve molası vermiş olduk 🙂 Ada’nın işi bitince tabloyu da alıp otelin yolunu tuttuk, yarın yarış günü olduğu için çok geçe kalmadan yattık.
Biz yatağımızda, Ada da tam üstümüzde bulunan ağaç evinde güzelce uyuduk ve sabah dinç bir şekilde uyandık. Otelden yer ayırırken kahvaltısını da satın almıştım, akşamki AVM macerasından sonra güzel bir karar verdiğimi anlamış oldum. Otel restoranında peynir, yumurta, ekmek derken damak tadımıza uygun kahvaltımızı yaptık ve bu sefer rotamızı yolun karşısındaki bir diğer AVM’ye çevirdik. Yarış öncesi öldürecek 1-2 saatimiz daha vardı 🙂
Bu alışveriş merkezi dünküne göre daha yeni, daha modern görünüyordu, içinde Pizza Hut bile vardı 🙂 Yeni kahvaltıdan çıktığımız için çok ilgimizi çekmedi tabi. Ada’nın ilgisini çeken aktivitelere yoğunlaştık çoğu zaman olduğu gibi. Öncelikle bir oyun alanında kinetik kumlarla, canlı tavşan ve balıklarla oynayarak zaman geçirdi Ada hanım. Sonra da bir tırmanma platformunda zorlu engelleri aşarak en yukarıya çıkmaya çalıştı. Biz de gene arada kahvelerimizi yudumladık tabi 🙂
Saat 11:30 gibi otele geri döndük, spor çantamızı hazırladık ve 12:00 gibi Didi çağırdık 12:30 olmadan organizasyonun yapıldığı Fun Farm‘a varmıştık bile. Yarış alanına yürüyerek ulaştık, kayıt işlemlerinin ardından yarış saatini beklemeye başladık. 13:30 seansında, 4-6 yaş grubunda koşacak olan diğer çocuklarla beraber Ada da yerini aldı ve yarış başladı.
Bu yaş grubunda ebeveynler de çocuklara eşlik edebiliyor. Bu bağlamda ben de Ada ile beraber koşmaya başladım. Planımıza göre Müge ağır çantamız ile beraber bizi bekleyecekti. Yarışın ilk kilometresi biterken birden arkamdan gelen bir Müge gördüm 🙂 Çantayı sırtına takmış, depar atarak bize yetişmişti, anne yüreği böyle bir şey sanırım. Yarışın kalan iki kilometrelik kısmını ailecek koştuk sonuç olarak 🙂
Ada yarışın başında çok susayınca, su istasyonuna gelene kadar biraz mızmızlandı, sonra da engeller başlayana kadarki düz koşu kısmı sanırım biraz sıkıcı geldi, ama engeller başladıktan sonra yarışın da keyfini çıkarmaya başladı diyebilirim. Önüne çıkan engelleri bir bir aştıktan sonra en sondaki engele, yani uzun süredir heyecanla beklediği çamur havuzuna ulaştı 🙂
Çocuklar bellerine kadar çamurlu su dolu olan 3 adet havuza girip çıkmak durumundaydılar. Ada ilk havuza girerken biraz tedirgindi ama girince alışıverdi 🙂 Sonrakileri ise güle güle geçti ve başarılı bir şekilde Finish çizgisine ulaştı ve uzun zamandır beklediği Spartan madalyasına kavuştu. Yarış sonunda da Ada’nın çamur içinde kalan kıyafetlerini baştan aşağı değiştirmek de Müge’nin ödülü oldu 🙂
Kıyafetleri değiştirip temiz ve kuru bir şeyler giydikten sonra geldiğimiz yöntemle otele döndük ve bavulumuzu hazırlamaya başladık. Otel sağolsun 16:30a kadar ek ücret ödemeden odada kalmamıza izin vermişti. Dönüş trenimiz 17:54’te olduğu için otelde çok vakit kaybetmeden 16:15 gibi gene Didi ile tren istasyonunun yolunu tuttuk. Epeyce trafik olduğu için 17:30’a doğru anca varabildik istasyona ama Ada bunu farketmedi çünkü yol boyu mışıl mışıl uyudu, sanırım biraz yorgundu 🙂
Trenimiz her zaman olduğu gibi zamanında hareket ederek bizi hızlı ca Hong Kong’a getirdi, pasaport işlemleri ve sonrasında taksi ile eve dönüş derken saatler 19:00u geçerken eve girebildik. Hızlıca yenen yemek sonrasında Ada bir süre pazar günlerinin klasiği olan Frozen filmini izledi ve bir sonraki gün okul günü olduğundan vakitlice yattı.
Sonuç olarak Ada’nın yarışı sevmesi, öncesindeki otel/oda seçimi, yaptığımız mini seyahat vs. derken güzel bir 24 saat geçirdiğimizi söyleyebilirim. Şimdi bir dahaki Spartan yarışlarını incelemeye başladım bile 🙂
Belli ki çok güzel bir 24 saat geçirmişsiniz. Özellikle Ada’nın mutlu olduğu ortam ve aktivitelerin olması son derece sevindirici. Nice güzel yaşanmışlıklara sağlık ve mutlulukla yelken açmanızı yürekten temenni ederim.
Ne güzel bir hafta sonu şimdiki çocuklar çok şanslı hep böyle güzel günleriniz olsun sizlerin ve tüm çocukların
Oncelikle Ada’yi bu zorlu ve bir o kadar eglenceli parkuru bitirdigi icin, sonra Muge’yi anac ve rekabetci durusu icin, en sonunda da tum organizasyon ve paylasim icin seni tebrik ederim siki dostum. Hemen Londra da seneye var miymis diye bakacagim 🙂