Blogu biraz boşlayınca insan resmen tembelliğe alışıveriyormuş, onu anladım.. Son bir aydır tüm Şangay yazılarını babama bıraktığım için resmen yazı yazmayı unutmuşum 🙂 Şimdi bizimkiler Türkiye’ye döndü ve ben Şanghay Rehberi’nin güncellenmesini bekleyen milyonlarca insanın beklentilerini boşa çıkarmamalıyım sanırım 🙂 Öncelikle son bir ay içerisinde bizimkilerin neler yaptığını özetlemek istiyorum.. Böylece buraya ailesini, arkadaşlarını vs. getirmeyi planlayanlar varsa onlara da fikir verecektir bizim ailemizin burada yaptıkları.. Şunu da belirtmek lazım ki, Müge ve ben çalışıyor olduğumuzdan, 1-2 gün aldığımız izinler dışında hafta içi gündüzleri bizimkilere pek eşlik edemedik.. Tüm gezdikleri gördükleri yerleri, ellerinde harita ve sabahları bizden aldıkları mini-tarifler sonucunda, çok minik bir İngilizce ve sıfır Çince ile bulmayı, içeri girmeyi başarmışlardır.. Kendileri ile ne kadar gurur duysak az 🙂
Şanghay’a geldikleri ilk gece, uzun yolculuğun yorgunluğunun da atlatılmasına yardımcı olur diye hep beraber ayak masajına gittik.. Hemen sonrasındaki günün akşamında ise hedefimiz hep beraber bir Bund yürüyüşüydü..
Sonraki hafta bir gün, kendi başlarına epeyce bir yol katedip önce Tekstil Fuarı‘nı ziyaret ettiler, sonra da ona yakında bulunan Metro Süpermarket’ten alışveriş yaptılar..
Başka bir gün, önce sabahtan beraberce karakola gidip kayıtlarını yaptırdık, sonra ise Jade Buddha Temple‘da onları bıraktım, onlar tapınağı gezdiler, sonra ona yakın mesafede bulunan camiiyi bulup onu da gezdikten sonra eve döndüler.. Aynı camiide bir sonraki gün babamla beraber bayram namazı tecrübesini de yaşadık..
Bir başka günlerini People Square ve yakınında bulunan müzeleri gezmeye ayırdılar, farklı bir günü ise Yuyuan Garden ziyaretine.. Giderken yaya, dönerken metro veya tam tersi gibi farklı yollardan gidip gelerek bu sırada Şangay yol bilgilerini de artırmış oldular..
Haftasonlarından birinin cumartesisini TV Kulesi ve sonrasında Hooters’da akşam yemeğine, pazarını ise karnaval ve Expo Çin Pavyonu gezisine ayırdık hep beraber.. Müge iş gezisinde olduğu için bize eşlik edemedi maalesef.. Oysaki Hooters’ı o da çok sever 🙂
Daha sonraki hafta bir gün öğle yemeği için bizim şirketin o tarafa geldiler, beraberce bir salaş esnaf lokantasında Hint yemeği yedik ve sonrasında yürüyerek Zhongshan Park‘ı bulup orayı gezdiler..
Bu arada yemek demişken, buradaki Uygur lokantalarının bizimkilerin favori mekanı haline geldiğini de söylemeliyim.. Geçen gelişlerinde favori restoranları McDonalds idi ama artık o tahtta Uygur restoranları oturuyor 🙂
Tabii ki Şanghay’a gelip de Fake Market’e uğramamak olmazdı.. Gerek kendi başlarına (bakıcı olarak) gerekse bizimle beraber (alıcı olarak -Mügenin pazarlık yetenekleri sağolsun-) bir kaç defa Nanjing Road üzerindeki Fake Market‘e de uğramayı ihmal etmediler..
Güzel başlayan, stresli devam eden, mutlu ve huzurlu bir şekilde sürerken sırılsıklam sona eren bir günü ise önce Bilim&Teknoloji Müzesi‘ne, daha sonra ise Century Park‘a ayırdılar..
Bir sonraki haftasonunu ise bu sefer Mügenin de katılımı ve ekstra aldığımız izinle birlikte 3 günlük bir Beijing ziyaretine ayırdık.. Burada üç gün içerisinde görülebilecek hemen her yeri görmeye çalıştık.. Örnek vermek gerekirse, Tiananmen Square, Forbidden City, Wangfujing Street, tabiiki Çin Seddi, Ming Tombs, Beijing Hayvanat Bahçesi, Temple of Heaven, Olimpiyat Stadı ve Watercube, Summer Palace, Niujie Camii gibi turistik yerleri bazısını kısa bazısını uzun soluklu olmak üzere gezdik gördük.. Gidişi uçakla dönüşü ise -yataklı kompartmanda- trenle tecrübe ettiğimizi de belirteyim..
Pekin dönüşü hafta içi biraz dinlenmenin ardından bizimkiler bir günlerini Fuxing Park‘a, bir günlerini ise Şanghay Hayvanat Bahçesi‘ne ayırdılar.. Son haftasonlarının pazar gününü ise (Müge gene iş seyahatindeydi) Şanghaylı dostumuz Mr. Hu ve ikizleriyle beraber (onun eşi de iş nedeniyle katılamadı bize) Xitang isimli suşehrine ayırdık ve güzel bir gün geçirdik..
Bu arada aynı zamanlarda iş için buraya gelen sevgili kuzenimiz Egemen ve arkadaşı Hüseyin’i de alarak bir akşamı Hongmei Lu’da geçirdiğimizi de eklemeliyim.. Babam ve Egemen herhalde bir gün Çin’de beraber yemek yiyeceklerini 40 yıl düşünseler akıl edemezlerdi 🙂
Velhasıl sayılı günler çabuk geçti ve bizimkilerin de dönüş zamanı geldi.. Son akşamlarında kapanışı Era Akrobasi Gösterisi ile yapmalarını sağladım ve pek de pişman olmadılar 🙂 Geçtiğimiz hafta itibariyle -yanlarına Türkiye’de işi olan Mügeyi de alarak- Şanghay’dan ayrıldılar ve beni yaban ellerde yapayalnız bıraktılar 🙂
Not: Babam kendi sitesine Çin seyahatleri ile ilgili yeni yazılarını ekledikçe ben de bu yazıda ilgili yerlere link vermeye devam edeceğim.. Misal, gelecek hafta içerisinde Beijing yazılarının siteye eklenmiş olacağını düşünüyorum.. İlgilenenlere duyurulur 🙂
Not2: Linkler güncellendi 🙂
Canım benim,ne güzel özetlemişsin birlikte geçirdiğimiz güzel zamanları.Sizler olmasaydınız biz Şangay ve Pekin’i herhalde rüyamızda görür ya da seyehat yazılarından okurduk.Ama sen ve Müge sayesinde çok güzel bir dört hafta geçirdik.Geçtiğimiz yılda iki hafta kaldığimızı düşünersek toplamda kırbeş günlük bir Şangay gezimiz oldu diyebiliriz.
Her şey çok güzeldi…
Teşekkürler sevgili Müge ve sevgili Dinçer…
Biz teşekkür ederiz ne demek 🙂
Allah kavuştursun hemşo, bizim ziyaretimiz aklıma geldi, güzel vakit geçmiştir %100 eminim 🙂
Sagolasin hemso, sizinki kadar epik olmasa da gene epik anlar yasadik bizimkilerle de walla 🙂