Sitenin değerli misafir yazarlarından biri olan Burcu’nun yazdığı yazıların arasına serpiştirdiği güzel sözler olurdu. Ben de bu yazıya başlarken, her ne kadar Burcu’nun yazıları kadar edebi bir derinliği olmayacak olsa da, özlü sözler açısından benzer bir başlangıç yapmak istiyorum.
“Hayat biz başka planlar yaparken başımıza gelenlerdir.”
Allen Saunders
Ada’nın okul takvimi açıklandığında 11-20 Ekim arası okulun sonbahar tatili olarak geçiyordu. Biz de bu tatilden faydalanarak bir plan yapalım dedik. Çin Anakarası’nda resmi tatil olmayan bir hafta olduğu için (resmi tatil haftalarında turistik bölgeler yerli seyahat severlerin akınına uğruyor malum 🙂 ) hedefimizi de Şangay ve Beijing olarak belirledik.
O arada Müge’nin de 16 Ekim’de bir iş seyahati planı belirdiğinden 11-15 Ekim arasını hedefledik ve 2.5 günlük Şangay ve 2.5 günlük Beijing turu sonrası Hong Kong’a döner, bir sonraki gün de Müge’yi yolcu ederiz diye düşündük. Ada bir süredir uzun tren yolculuğu yapmak istediğini söylüyordu, aslında yataklı treni deneyimlemek istese de kendisini Şangay-Beijing arasını 4 küsür saatte giden hızlı trene binme konusunda ikna ettik 🙂
Sonuç olarak Hong Kong – Şangay ve Beijing – Hong Kong uçak biletlerimizi, Şangay – Beijing hızlı tren biletlerimizi satın aldık. Şangay için 2 gece, Beijing için 2 gece otel rezervasyonlarımızı yaptık. Seyahatin Beijing kısmı için daha önce de şoförlü araç hizmetini (hem kendimiz hem aile ve arkadaşlarımız için) kullandığımız John Yellowcar ile iletişime geçip Çin Seddi turu için bir günlük anlaşma yaptık.
Şangay için çok fazla bir hazırlık yapmadık, ne de olsa ikinci memleketim sayıldığı için bir şeyler ayarlarım diye düşünüyordum 🙂 Ama gene de Ada’yı düşünerek minik bir araştırma ile “Frozen” temalı bir tiyatro gösterisi buldum, onu da seyahat programımıza ekledim. Bu arada tabii hem Müge hem ben yıllık izinlerimizi de girdik. 11 Ekim sabah çıkışlı turumuz için herşey hazırdı ve artık maç saatini bekliyorduk 🙂
“Tanrıyı güldürmek istiyorsan ona planlarından bahset”
Woody Allen
Her şey 9 Ekim sabahı Ada kahvaltısını yapıp okul yoluna çıkmak üzereyken Müge’nin “hafif ateşi mi var acaba” cümlesiyle başladı. Ada’nın o geceki uykusunda, sabah uyanışında, modunda, iştahında herhangi bir sorun yoktu ama Müge’nin o cümlesi bana içimden minik bir “eyvah” dedirtti, çünkü kendisi bu konularda genelde yanılmıyor 🙂 Netekim ölçtüğümüzde gerçekten de 37.6-37.7 gibi bir sonuçla karşılaştık.
Önümüzdeki seyahati de düşünerek, ve bu durumun gelip geçici bir ateş olduğunu umarak bir gün evde dinlenmesine karar verdik Ada hanımın. Kendisi tabii epeyce üzüldü ve kızdı bu duruma, tutmasak kendi başına okula gitmeye bile çalışacaktı nerdeyse 🙂 Neyse ki olayları kısa sürede tatlıya bağladık ve kendisini evde kalmaya ikna ettik. Ateş de gün boyunca ne azaldı ne arttı, Ada da pozitif modda devam etti güne ve normal bir şekilde uykusuna başladı.
Ne var ki 10 Ekim sabaha karşı 5:30da uyanıp Müge’yi yanına çağırdığında ateş 38.8 olmuştu ve ilaç verme zamanı gelmişti 🙂 Çok inatçı olmayan, ilaçla hemen düşen ve çıkması zaman alan bir ateş vardı ama gene de doktoruna göstermek istedik ve randevu aldık. Kendisi seyahate çıkma konusunda bir sorun olmayacağını ama boğazda hafif bir şeyler gördüğünü, bunun bakteriyel bir boğaz enfeksiyonuna dönme ihtimaline karşı bir antibiyotik yazacağını söyledi ve bizi “iyi tatiller” diyerek yolcu etti 🙂
“Hayat tahmin edilemez.
Bir sonraki saniyede ne olacağını asla bilemezsiniz ve bunu değiştiremezsiniz.”
Wrushank Sorte
11 Ekim sabaha karşı bu sefer daha erken, saat 2:30da başladık 38.8 ateş ile. Yanında bu sefer hafif öksürük de başlamıştı. Her ne kadar bavullarımızı hazırlamış da olsak sabah uçağına bu şekilde binmek istemedik ve müşteri hizmetlerini arayarak bir gün sonraki uçuş için yer ayırttık. Seyahat planlarına son bir şans daha vermek istedik ama işin açıkçası içimizdeki heves de çok kalmamıştı. Sadece Ada’nın hala kararlı bir şekilde plana sadık kalmak istemesi üzüyordu bizi. Çocukların ateşe olan dayanıklılığı gerçekten muhteşem, ben 38 derece ateşle acile gidip serum yerken, Ada aynı ateşle tatile çıkmak için can atabiliyor 🙂
12 Ekim sabaha karşı rutinimiz gene önceki 2 gece gibi ateş ve yanında öksürük ile başlayınca artık son kararımızı verdik ve seyahati iptal ettik. Uçak, tren, otel rezervasyonlarını sabahın erken saatlerinde hallettikten sonra Ada’yı biraz daha uyutup dinlendirdik. Doktorun verdiği antibiyotiğe başlamamıştık henüz. Sonrasında, madem seyahate çıkmadık, neden doktora bir kez daha görünmüyoruz ki diyerek kliniğin yolunu tuttuk 🙂
Doktor muayene ettikten sonra özet olarak “boğazlarda bakteri kaynaklı enfeksiyon var gibi görünüyor, antibiyotik şu aşamada çok elzem diyemem, ama ben olsam antibiyotiğe başlardım, hatta antibiyotiğe başlayıp seyahate çıkardım bile, öte yandan sizin başlama veya başlamama kararınızı size bırakıyorum, düşünün taşının karar verin” gibisinden bişeyler söyledi 🙂 Biz de direk muayene sonrası ilk dozu alarak açılışı yaptık 🙂
13 Ekim sabaha karşı ateş rutini bu sefer olmadı, ateş o gün bir kere yükseldi, o da sabah 8:45 gibi. O saatte verdiğimiz ateş düşürücü bu süreçte verdiğimiz son ateş düşürücü oldu. Antibiyotiğin etkisini gösterdiğini düşünebiliriz sanırım 🙂 O günü, geceyi, ve bir sonraki sabahı da aynı şekilde ateşsiz güzel modda geçirdik, sadece öksürük kalmıştı ama o da azalıyordu.
“Bazen işler planlandığı gibi gitmez.
Buna hayat denir.”
Anonim
14 Ekim sabahına seyrek öksürük dışında her şey normal bir şekilde başlayınca sabah 9:00 gibi ağzımdan çıkan “Acaba bir geceliğine Shenzhen’e mi kaçsak?” sorusu hem Müge’de hem Ada’da epey olumlu yankı buldu ve çok hızlı bir şekilde küçük bir bavul hazırlayıp 9:45’te bizim sitenin servisine binmiştik bile. Servis ile Tsing Yi’ye oradan da taksi ile West Kowloon Tren İstasyonu’na doğru yol aldık.
Taksideyken tren biletlerimizi 11:26 treni için Trip.com uygulaması üzerinden aldım, istasyona geldikten sonra 1 saat vaktimiz olacaktı bilet ve pasaport kontrol işlemleri için. Sonrasında gene aynı uygulama ile otel rezervasyonunu yaptım ve istasyondaki işlemlere başladık. Bilet kontrol ve Hong Kong tarafındaki pasaport kontrol işlemleri epey hızlı oldu ama Çin tarafında (bilmeyenler için, hızlı trenle Çin Anakarasına giderken hem Hong Kong’tan çıkış hem de Çin’e giriş işlemleri West Kowloon Tren İstasyonu’nda yapılıyor, trenden indikten sonra herhangi bir işleme gerek kalmıyor) çok uzun bir kuyruk vardı.
Öncelikle yabancılar tarafındaki kuyruğa girdik ve beklemeye başladık. Daha bir saatimiz vardı ve yetişiriz gibi geliyordu. Bir süre sonra bir yetkili geldi, çocuklu aile olarak “special lane”den faydalanmamız için bizi yan tarafa geçirdi. Ne var ki orada da sıra vardı ve sadece tek gişede hizmet veriliyordu. Sonuç olarak treni son anda attığımız depara rağmen 2-3 dk ile kaçırdık 🙂 Neyseki hemen yan tarafta biletlerimizi ücretsiz olarak 1 saat sonraki trene değiştirdiler.
12:27 trenine bindik ve 14 dk sonra Futian istasyonuna vamıştık bile. Otelimiz istasyona yürüme mesafesinde olduğu için hızlı bir şekilde otele geçtik, yanımızda getirdiğimiz antibiyotiği buzdolabına koyduktan sonra Futian’de dolaşmaya başladık. Bu arada şansımıza, veya Ada’nın şansına da diyebiliriz, otelde “free upgrade” aldık ve çok güzel bir suit odada konakladık, buna da en çok Ada sevindi odayı keşfederken 🙂
“If plan A doesn’t work, the alphabet has 25 more letters
– 204 if you’re in Japan.”
Claire Cook
Önce Link City’de bulunan bir Vietnam lokantasında öğle yemeğimizi yedikten sonra One Avenue Alışveriş Merkezi‘ne yol aldık. Orada bulduğumuz bir kuaförde hem Müge’nin hem de Ada’nın saç kesim işlemleri yapıldı. Ada ile kez yetişkin kuaföründe saçını kestirdi ve aldığı hizmetten, özellikle saç yıkama işleminden, epeyce memnun kaldı 🙂 AVM’de biraz gezinti ve bir mekan’da kahve-kek molasından sonra yürüyüşümüze devam ettik.
Yol üzerinde Central Walk AVM’sinde Tairyo Teppanyaki tabelasını görünce hemen Müge’nin hem benim Şangay anılarımız depreşti ve akşam yemeği için karar verilmiş oldu. Önce otele gittik, biraz dinlendik, saat 8’e doğru da Tairyo’nun yolunu tuttuk ve sınırsız Teppanyakinin tadını çıkarmaya başladık 🙂 Çok aç gitmediğimiz için sınırsızın hakkını vermedik tam olarak ama olsun, bir dahakine artık! Gün sonunda saatlerimize baktığımzda ben 16bin adım, Müge 20bin adım atmıştı, Ada da büyük ihtimalle 23-24bin adım atmıştır o gün, kendisini takdir ettik 🙂
15 Ekim sabahına otelde kahvaltıyla başlayıp sonrasında gene yakındaki Coco Park AVM‘si ile devam ettik. Dönüş trenimiz 14:23’te olduğu için çok fazla uzaklaşmadık Futian bölgesinden. Coco Park’ta biraz alışveriş ve kahve molasının ardından odamıza döndük, son hazırlıkları yaparak 13:15 gibi checkout’umuzu yaparak tren istasyonuna doğru yürümeye başladık.
Bir önceki günün aksine dönüşte çok sıra yoktu hiç bir yerde. Futian istasyonu, tren yolculuğu, West Kawloon istasyonu, Çin’den çıkış, Hong Kong’a giriş işlemleri, taksi yolculuğu derken saat 15:30 civarı eve varmıştık bile. Neye niyet neye kısmet dediğimiz bir 5 günlük planın bu şekilde sonlanacağını tahmin edemezik ama işte hayat… 🙂
Öncelikle çok geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum ancak biz çocuklarımızı büyütürken ateş çıkınca hemen antibiyotik veren doktorlar sizin oralarda yok sanırım çocuklara da verdik kendimizde çok içtik bir zarar görmedik ama şimdilerde ben de buralarda görüyorum kamu spotu şeklinde antibiyotik karşıtı cümleler. Neyse hayat böyle şakalar yapıyor neyse çabuk atlatıp sonunu da tatlıya bağlamışsınız dilerim bundan sonra daha sağlıklı daha mutlu huzurlu günler sizleri bekliyor olsun ❤️
Tam bir aksiyon filmi gibi tatil yaşamışssınız. Anlatım da okuyucuyu bu yaşanmışlığın içine alıyor. Daha nice planlı,plansız tatilleri sağlıkla ve mutlulukla yaşamınızı diliyor,hepinizi öpüyorum.
oncelikle Ada ya gecmis olsun dileklerimizi ileteyim. tesaduf o ki bu yorumu kucagimda Pelin 38.9 derece atesle yatarken yaziyorum, planlarin degisme uzuntusunu icimde hissettim emin olabilirsiniz 🙂
Uy.. Çok geçmiş olsun size de sıkı dostum, umarım çabucak iyileşir.. Ada 7. gün itibariyle tüm semptomlardan kurtuldu, darısı Pelin’e inşallah..
Filmini çeksek 1 milyon gişesi var en az, öyle değil mi Necmi beyciğim 🙂
Çok teşekkür ederiz Nuray hanım, antibiyotik yanında probiyotik de vermeyi ihmal etmiyoruz tabii ki.. Nolur nolmaz.. Öte yandan eklemek lazım ki, Augmentin’i bulandan Allah razı olsun 🙂