Ali İhsan Çam tarafından hazırlanan bu güzel Şanghay yazısının ikinci ve son bölümü..
ÇİN’İN BUGÜNÜNÜ BELİRLEYEN CADDE
Çin’in Şanghay kenti günümüzde ekonomik faaliyetiyle sık sık adından söz ettirirken aslında modern Çin’in temellerinin atıldığı şehir olarak dikkati çekiyor.
Çin Komünist Partisi (ÇKP) temellerinin atıldığı ve ilk kongresinin yapıldığı şehir olan Şanghay’da, kongrenin yapıldığı bölge, tarihiyle olduğu kadar modern kafeteryaları ve Batı mimarisiyle şehrin göz bebeği konumunda bulunuyor.
Şanghay’ın kalbinde bulunan Şin Tien Di “Yeni Cennet Yeni Dünya” adlı caddeyi Çinliler, “gökdelenlerin arasında sıkışmış bir oturma odası” olarak tasvir ediyor.
Mao Zı Dong ve arkadaşlarının ÇKP’nin 23 Temmuz 1921’de ilk ulusal kongresini yaptığı binanın aynı bölgede bulunması, “Yeni Cennet Yeni Dünya”yı Çinliler ve modern Çin’in kuruluşu açısından daha önemli hale getiriyor.
ÇİN’İN KADERİNİ BELİRLEYEN KONGRE
ÇKP’nin ilk manifestosunun da belirlendiği kongreye Çin’deki diğer bölgeleri temsilen birçok delege katılmıştı. Bugün de eski Fransız bölgesi olarak anılan “Yeni Cennet Yeni Dünya”da o yıllarda Fransız polisinin baskısıyla bölgeden ayrılan delegeler kongre toplantısına başka bir şehre giderken kayıkta devam ettiler. Böylelikle Çin Halk Cumhuriyeti’nin temelleri o yıllarda eski Fransız bölgesindeki bir evde ve bir kayıkta atıldı.
Yıllarca Fransızların kontrolünde olan bölge, 1949’daki devrimin ardından Şanghay’daki yabancıların diğer imtiyazlı bölgeleri gibi Çinlilere devredildi.
Şin Tien Di’de 1999 yılına kadar Çinli ailelerin yaşadığı Fransızların işgal döneminden kalan Batı tarzı iki üç katlı evler varken, iki yıl içerisinde yapılan restorasyonla gökdelenlerin iş yoğunluğunun arasına bir nefes alma alanı oluşturulmuş. 2001 yılında son haliyle hizmete giren bölge, dünyaca ünlü markaların mağazalarına da ev sahipliği yapıyor ve bunun yanı sıra şehirde “Şin Tien Di stili” adıyla da bir fenomen oluşturdu. 20. yüzyıl Şanghay mimarisi olan “Şı Ku Men” mimarisiyle Batının harmanlandığı bölge, yerel yönetimin koruması altında.
İŞGAL YILLARI
Şanghay’a 18. yüzyılda İngilizlerin yerleşmesinin ardından eskiden balıkçı köyü olan şehir, bir asır içinde çok hızlı kalkınarak Çin’in en büyük kentlerinden bir haline geliyor. Çin tarihini ve Şanghay’ı doğrudan etkileyen Afyon savaşlarını Çinlilerin kaybetmesinin ardından 1800’lü yılların sonuna doğru şehir uluslararası bir sömürge ve ticaret şehri haline geliyor.
Bu dönemde İngilizler başta olmak üzere, Fransızlar ve Amerikalılar kendilerine, kendi hukuklarının işlediği ve güvenlik güçlerinin bulunduğu özel imtiyazlı bölgeler kuruyor. Çin’i sömürmek isteyen Batılı güçlere 20. yüzyılda pastadan payını almak isteyen Japonya da katılınca şehir tam anlamıyla kozmopolit ve iç bölgelerden oluşan uluslararası bir dünya kenti haline geliyor.
Yabancıların ağırlıklı olarak şehrin güneyinde, Çinlilerin ise kuzeyde yaşadığı o dönemde şehrin yabancıların olduğu bölümlerine kontrollü giriş yapılıyor. Bölünmüş bir yapıda olan şehirde o dönem Fransızlara ait olan Şin Tien Di adlı bölge, geçmişin izleriyle bugünü bir arada taşıyor.
Çinlilerin deyimiyle Şin Tien Di “Yeni Dünya Yeni Cennet” olarak adlandırılan bölgenin sloganı ise “Dünün yarınla buluştuğu yer”.
ÇKP’nin temellerinin atıldığı yer şimdi şehrin en gözde eğlence mekanlarına, kafeteryalarına ve kitabevlerine de ev sahipliği yapıyor.
24 SAAT HAYATIN DURMADIĞI BöLGE
Yabancıların da gözde mekanlarından olan Şin Tien Di, 24 saat boyunca hareketli. Aynı anda birçok milletten insanın bir arada bulunduğu bölge dünyanın tüm lezzetlerini sunan restoranları da barındırıyor.
Çin’in yakın tarihine tanıklık eden cadde, 10 yıl önce son halini almış. Bölgenin yeniden tasarlandığı dönemde 2 bin 50 civarında ailenin tahliye edildiği belirtilirken, Şanghay’ın eski imtiyazlı bölgelerinin halen konut olarak kullandığı yerler şehir genelinde hala bulunuyor ve yavaş yavaş yeni rekreasyon alanlarına dönüştürülüyor.
Eski Fransız bölgesi olması nedeniyle Avrupa mimarisinde olan bölge, dar sokakları, küçük kafeteryaları, sanat galerileri ve Batı tarzı bar ve restoranlarıyla Avrupa’dan bir köşe gibi dikkati çekiyor.
Sokak aralarında dizi ve film çekimlerinin yanı sıra bu tarihi dokunun içerisinde Çinliler de bol bol hatıra fotoğrafı çektiriyor.
İki yakalı şehrin “gökdelen tarlalarının” bulunduğu Pudong bölgesinin karşısındaki eski İngiliz sömürgesi ise 1930’ların Art Nouveau tarzındaki mimarisi ve tüm görkemiyle Şanghay’ı ikiye bölen nehrin kenarında bulunuyor.
Batı mimarisiyle 20. yüzyıl Avrupasını andıran görkemli binaların bulunduğu “Vay Tan” (Dış Sahil Kordonu) ise önceden Avrupa bankalarının Asya şubelerine ev sahipliği yaparken, şimdilerde büyük Çin bankalarının merkez binalarının bulunduğu yer olarak göze çarpıyor. Bu büyük binalarda en dikkat çeken unsur ise hepsinin çatısında Çin bayraklarının sıralı bir şekilde dalgalanması.
Yerli ve yabancı birçok yazara ilham veren, Doğu ve Batının buluştuğu şehir olarak anılan Şanghay’ın yerlileri kendilerini birçok kültürü bir arada bulunduran bu şehirde yaşamaktan memnun olduklarını her fırsatta dile getiriyor.
Şanghay’lı olan ve Şanghay’ın eski imtiyazlı bölgelerinden birinde kafeterya işleten Şiao Ye de bunlardan biri. Şehrin eski Fransız bölgesinde Batı tarzı bir bina da altı yıldır kafeterya işleten Şiao Ye, dünyanın her yerinden müşterisi olduğunu vurgulayarak, ev tarzındaki sahaf kafesinde Çinlilerle farklı birçok kültürün bir araya geldiğini anlatıyor.
“Tüm dünya burada, başka bir yere gitmeye ihtiyacım yok” diyen Şiao, Şanghay’ın tarihte olduğu gibi bugün de Çin’in dışa açılan penceresi olduğunu ifade ediyor.
TURİSTLERİN İLK UĞRAK YERİ
Çin’in en büyük kenti ve ticari merkezi Şanghay’ın hızlı şehirleşmesinin arasında Çin mimarisinden kalan küçük bir mahalle, şehirdeki Çin mimarisinin topluca görüldüğü bölge olarak dikkati çekiyor.
Şanghay’da şehrin dört bir tarafında türeyen dev gökdelenlerin arasında tarihi özelliği de olan Yü Yüen Bahçesi ve etrafındaki eski mahalle, Çin kültürünün bilinen dokusunu şehirde yansıtan nadir bölgelerden.
Hızlı şehirleşen ve gitgide Batı tarzı bir görünüme bürünen dev metropoldeki “Çin mahallesi”, şehrin tarihi dokusunu ve kültürünü yansıttığı için yerel hükümet tarafından da koruma altına alınmış.
İpek, Çin çayları, yeşim taşı, inci ve kaşmir gibi Çin kültürünü yansıtan ürünlerin yanı sıra geleneksel Çin el sanatlarının tüm örneklerinin yapıldığı ve satıldığı bölge, konuklarına geleneksel Çin mutfağından da örnekler sunuyor.
Ming Hanedanlığı (1368-1644) döneminde geleneksel mimariyle inşa edilen 400 yıllık bölge, aslında dönemin bakanlarından Pan Yüduan’ın babası için yaptırdığı bir bahçe olarak tasarlanmış.
Bakanın daha sonra tüccarlara sattığı bahçe, tarih boyunca birçok işgale ve tahribata uğramasının ardından yerel yönetim tarafından büyük bir bütçeyle onarılıp koruma altına alınmış.
Türkçesi “Mutluluk Bahçesi” anlamına gelen Yü Yüen, 30 hektarlık arazisinde geleneksel Çin bahçe sanatı ve çiçeklerinden de birçok örnek barındırıyor.
Şanghay’da eski İngiliz bölgesi “Vay Tan” adlı dış sahil kordonunun arkasında kalan bölge, kıvrımlı dar sokakları, ejderha motifli klasik Çin taş binaları, Uzakdoğu’ya has doğal güzellikleriyle Çinliler tarafından betonlaşmanın arasındaki eski bir Çin masalı diyarı olarak betimleniyor.
Etrafında irili ufaklı birçok dükkan ve evin bulunduğu mahalle, 1961 yılında halka açılmış ve 1982’de milli anıt olarak koruma altına alınmış.
ÇİN MAHALLESİNDE FAST FOOD İŞGALİ
Şanghay’ı ziyarete gelen yerli ve yabancı turistlerin ilk uğrak noktalarından olan “Çin mahallesi”, Çin’e ait bir hatıra götürmek isteyenlerin mutlaka uğradığı yerlerden.
Özellikle tatil günlerinde on binlerce kişiyi ağırlayan bölge hatıra ürünlerin satıldığı küçük dükkanlarıyla da şehrin ekonomisine büyük katkı sağlıyor. İlginç fiyat aralıklarında seyreden ürünlerin sıkı pazarlıkla ilk söylenen fiyatın yüzde 10’una alınabildiği Çin mahallesinde, Uzakdoğu kültürünü yansıtan ürünler satılıyor.
Çin genelinde yetişen tüm çayların ikram edildiği ve satıldığı eski Çin kültürü tarzındaki çay evlerinin de bulunduğu Yü Yüen’de, küresel markaların kahve evleri ve fast food şubeleri de dikkati çeken unsurlardan.